HKP: Suç örgütü AKP'giller'i bir kez daha kendi mahkemelerinde yargıladık

HKP: Suç örgütü AKP

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Resmi internet sitesinden yayınladığı basın açıklamasında: Tüm baskılara ve engelleme girişimlerine rağmen Halkımızın HKP’li Dayısı, Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut, AKP’gill

HKP’NİN  BASIN AÇIKLAMALASI
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut (Efe)’ye açılan soruşturma ve davaların ardı arkası gelmiyor. Neredeyse söylediği her söze, yazdığı her yazısına dava açılan Genel Başkan’ımıza, Kurtuluş Yolu Gazetesi’nin 160’ıncı sayısında yayımlanan “1500 yıllık İslam Tarihinin Ümmete en fazla kötülük edeni…” başlıklı yazısından dolayı yeni bir dava daha açıldı. İstanbul 2’nci Asliye Ceza Mahkemesinde bugün ilk duruşması görülen davada Genel Başkan’ımız, çıkar amaçlı suç örgütü AKP’giller’i bir kez daha kendi mahkemelerinde yargıladı.

Sayın Genel Başkan’ımız Anayasanın 39’uncu maddesi ve Türk Ceza Kanununda tanımlanan “isnadın ispatı” kuralları çerçevesinde kendisine yöneltilen tüm suç isnatlarını teker teker, 2 buçuk saatlik bir yargılamada kanıtlamıştır. Kimseye hakaret etmediğini de söylemiştir.

Şu anda Sayın Genel Başkan’ımıza sözü devrediyorum.
Nurullah Ankut (Efe): Sevgi ve Saygıdeğer arkadaşlarım;
Tayyip bize onlarca dava açtırdı, kendisine hakaret ettiğimiz iddiasıyla. Biz de her seferinde diyoruz ki; olmayan birine hakaret ettiğimiz iddiasında bulunuyorsunuz. Türkiye’de yasal, meşru bir Cumhurbaşkanı yok. Çünkü diploması yok… Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için Yüksekokul bitirdiğini belgeleyen bir diplomasının olması gerekir. Biz 5 yıldır araştırıyoruz, diploması yok.
O zaman olmayan birine hakaret etmek de söz konusu olmaz. önce diplomayı getirin biz tek kelime savunma yapmadan, istediğiniz cezayı verin deyip, şuradan çekip gideceğiz, diyoruz. Onu da yapamıyorlar. Ve diyoruz ki tiyatro oynuyorsunuz ya…

Burada tiyatrocu arkadaşlarımız alınıyorlar, tiyatro oynanıyor dediğimizden dolayı. “Tiyatro soylu bir sanattır” diyorlar, “siyasete alet etmeyin” diyorlar. Evet, her sanat gibi tiyatro da soylu bir sanattır. Bu yaşımıza geldik, artık eskisi gibi roman, hikaye okuyamıyoruz. Ama tiyatro ve şiirle çok daha yoğun bir şekilde ilgileniyoruz. Çünkü en öz anlatımıdır tiyatro ve şiir, edebiyatın.
Ama tiyatrocu arkadaşlar şunu bilmiyor:
Gerçek tiyatro hayatta oynanıyor. Herkes bir maske taşıyor hayatta. Ünlü psikiyatrlar der ki; “İnsan soğana benzer, gerçekte içinin ne olduğunu hiçbir zaman, kabuk olarak anlayamazsınız.” O bakımdan herkes aşağı yukarı, olduğundan başka oynuyor, görünmek istediği gibi oynuyor. Maddi çıkarları, kariyer beklentileri doğrultusunda bir insan gibi görünmeye çabalıyor.
İşte tiyatro budur, arkadaşlar. İşte soylu sanat olan tiyatro da hayatın gerçeğini, insani durumları, sahneye, sanat ortamına ne kadar başarılı bir şekilde taşıyabilir, orada yansıtabilirse o kadar başarılı olmuş olur. Nitekim tiyatro denince ilk akla gelen Shakespeare, insani durumları böylesine derinden kavrıyor ve onları oyunlarına yansıtıyor ki, o bakımdan aradan 500 yıl geçmiş olmasına rağmen insanlar onun oyunlarını sanki bugün yaşanmış olaylara ilişkin oyunlarmış gibi büyük bir heyecanla ve zevkle izlemeye devam ediyor. Ve bin yıllar boyu da izlemeye devam edecek. Çünkü insan gerçeğine temelden yaklaşıyor. Neyse…
Onlara bunu diyoruz:
Burada kendimiz olan sadece biziz. Ama sizler, Kaçak Saray tarafından sizlere verilen emri yerine getiriyorsunuz. Ne şu anda giydiğiniz cübbenin ne de 4 yıl okuduğunuz okulun size yüklediği sorumluluğu yerine getirebiliyorsunuz, diyoruz. Ve acıyoruz sizlere, diyoruz.
Savcılara da aynı şeyi diyorum, diyoruz. Bize dava açmaya mecbursun, yüzde bir olasılık bile yok. Çünkü açmadığın anda hemen ertesi gün Yüksekova’ya mı gidersin, Çemişkezek’e mi gidersin, Keşan’a mı gidersin, belli olmaz, diyoruz. Bu en iyi olasılık, daha kötüleri de var. Başka bir sürü örgüt mensubu olduğun iddiasıyla mesleğin de elinden alınabilir, tutuklanabilirsin de, diyoruz.
Bu bakımdan, bugün mahkemede de söyledik Savcıya ve Yargıca, bize ceza vermeye mahkumsunuz, dedik. Biz bunu biliyoruz ama savunmamıza, konuşmamıza müdahale etmeyin de en azından şu hakkımızı da biz kullanalım, diyoruz arkadaşlar.
Ve her seferinde onun durup dinlenmeden işlediği suçları, aşırdığı kamu malı hırsızlıklarını, yolsuzluklarını, ihanetlerini ve ülkemizin onurunu ayaklar altına düşürdüğünü, aldığını, hem de 5 paralık Suudi liderlerin önünde…
Arap Âleminde, lakabı “Testereci”ye çıkmış Muhammed Bin Salman önünde Tayyip’in iki büklüm fotoğrafını gösteriyoruz.
Anlatınca, “Sonuç?”, diyor hakim…
İşte sonuç, diyoruz, fotoğrafa bak…
Biz psikoloji eğitimimizde, beden dili okumayı da öğrendik. Tayyip’in şu duruşuna bakın, şu mahcubiyetine bakın, şu özür dileyişine bakın duruşuyla. Ve şu zoraki, içtenliksiz tebessümüne bakın ve Testereci’nin, Cemal Kaşıkçı’nın celladının tepeden, onu küçümseyerek “bak seni nasıl ezdim, nasıl diz çöktürdüm sana”, diyerek bakışına, gülüşüne bakın, diyoruz.
Ve bir fotoğraf daha sunuyoruz. Bu fotoğraf Tayyip tam da Kâbe’yi ziyaret ederken Suudi medyasında yayınlandı. Tayyip’in elinde dilenci para toplama kutusuyla, başında fesiyle oturup bir köşeye dilendiğini gösteren fotoğraf, arkadaşlar. İşte sonuç bu, diyoruz.
Ve Tayyipgiller Adaleti de bitirdiler, Ahlâkı da bitirdiler, diyoruz. Bunların tamamı akçeli suçlara batmıştır hem de binlerce defa…
Ya 313 bin lira maaş alan bürokratı var. İstanbul Belediyesinden 85 bin dolar para çarpan Aile Ve Sosyal Politakalar Bakanı var, Fatma Betül Sayan. Onun tercümanı var, Tayyip’in, Ravza Kavakçı Kan, yine İstanbul Belediyesini dolandıran. Yani bütün avanesi böyle, diyoruz. Bunlardan suça batmamış olanını bulamazsınız, diyoruz. Ve uzatmayalım Yoldaşlar, onun binbir ihanetinden bazılarını ve güncel olanlarını belgeleriyle ortaya bir bir koyuyoruz, arkadaşlar.
Ve burada çok önemli birşey daha gösterdik:
Tayyip artık gerçeklik algısını da kaybetti, diyoruz. Bir gün dahi kamu görevi yaptırılmaması gerekir, acilen psikolojik, psikiyatrik tedaviye alınması gerekir, dedik.
 


 

  • Cuma 25.2 ° / 14.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 22.8 ° / 12.4 ° Güneşli
  • Pazar 23.5 ° / 12.9 ° Güneşli