Ülkeyi yağmalayanlar ve yağmalatanlar utanmadan yoksulla ve bir halkla dalga geçiyor. Cumhuriyet tarihinin en derin yoksulluğunu sana, bana, bize hepimize yaşatan AKP iktidarı ve tüm bu musibetlerin başında olan Erdoğan, kendi imz
Erdoğan, zamlar karşısında halktan ‘sabır’ isterken yurttaşın dayanacak gücü kalmadığını görmemekte haklı, çünkü ailesinin ve yandaşlarının bir eli yağda bir eli Şam’da . Türkiye Araştırma Raporu’nun anketine göre halkın yüzde 60’ı giderlerini karşılayamıyor, yüzde 90’ı kriz içinde yaşarken 5’li çeteler gibi yüzlercesi, binlercesi, sülalesi, yandaşı, Candaşları halkın sırtından kazandıkları haram lokmalarla keyif çatıyor.
Her şeye ve tüm olumsuzluklara rağmen AKP Cumhuriyet tarihinin en cesur iktidarı olduğunu, en despot ve baskıcı yönetimini sergilerken, muhalefet ise en beceriksiz, en korkak muhalefeti olduğunu herkese göstermiş oldu. Biz kalemini satmayan halkın menfaatleri uğruna bedeller ödeyen gazeteciler olarak, AKP,”sindire sindire size her şeyi kabul ettirecek” demiştik, öyle oldu mu- oldu. Bugün geldiğimiz nokta, yoksulluk zirvede, yolsuzluk enginleri aşmış, evrenselleşmiş. Birde üstüne üstlük Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayat pahalılığıyla mücadele edenlere pahalı beslenme tarifler veriyor, halkla dalgasını geçiyor. İktidara mensup ve kamuda yüz binlerce 3-5 maaş alan yöneticiler ise doymuyor sürünmekle nikahlanmış yığınlarla alay ediyor. Biz tüm baskılara ve yıldırma politikalarına karşı, susmayacağız ve yazmaya devam edeceğiz.
Evet, halkımız tarihimizin en derin yoksulluğunu yaşıyor. Gelir adaletsizliği almış başını gidiyor. 83 milyon hep birlikte bir milyonluk mutlu azınlığı doyurmaya çalışıyor ama o azınlık doymak nedir bilmiyor. Ucuz ekmek, ayçiçek yağı kuyrukları arşa uzanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi gibi herkesin 100 bin liranın üstünde bir maaş aldığını düşünerek, bir kasesi 250 lirayı bulan ve yatmadan önce yenmesi gereken manda yoğurtlu, ballı sağlık diyetleri veriyor. Bunun adı tamamen dalga geçmektir. Görmeyen gözleri sızlamayan veya olmayan vicdanları açlık, yoksulluk ve sefalet içinde olanlar, bir lokma ekmek uğruna sermayedarların kölesi olmuş yığınları umursamıyor. Açlık hem maddiyat hem de maneviyattan yığınların beyinlerini kemiriyor, bunun sonucu kafası çalışmayan bir topluluk yaratıldığı ortada.
Ortada olan bir gerçekleri sıralarsak sayfalar dolusu yazmamız gerekir. İşte bazı gerçekler… Son 6 ayda vatandaşın elektriğine %58 zam- Kolin, Cengiz, Limak, Kalyon, Makyol gibi halkın kanını emen yandaş beslemelerinin borçlarına 20 yıl erteleme. Tüm bunlar olurken ve ülke soyulurken ana muhalefet belli ki AKP’gillerden çok korkuyor ve kitlesi ile 6’lı masasına “aman ha sesinizi çıkarmayın. Sokaklara kimse çıkmasın. Sokağa çıkarsanız O…HAL ilan ederler” diyerek talimatlar yağdırıyor.
Halbuki sokaklar sessiz çoğunluğun sesi olmak için, demokrasinin yerleşmesi, haklı taleplerin aranıldığı, haksızlıklara karşı haykırılan ve direnişin bayrağının sallandığı yerlerdir. O..HAL evet, kötüdür, evet diktatörlüktür ama BU HAL- O…HAL’den daha kötü olduğunu ne olur anlayın artık. CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun yaptıklarının özeti… Sistemin sürdürülmesini sağlayan, bu sistemin uşaklığından başka bir anlam ifade etmiyor…
Erdoğan “ Vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” dedi ve ilk uygulamayı kendi maaşına yaptığı artışla belgeledi. Bu eylem ise kimselerden ses çıkmadığına göre meşrulaşmış oldu…
