12 Mart 1971 Amerikancı askeri darbe öncesinde kurulan yasadışı örgütlerden Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP), Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi ile temasa geçip, Filistin’e gönderilecek parti mensuplarının askeri eğitim görmeleri hususunda anlaşmaya varmıştı.
TİİKP bu anlaşmaya dayanarak Filistin’e çeşitli gruplar halinde militanlarını gönderdi. 1970- 1973 yılları arasında TİİKP’lilerin kaldığı Lübnan’da Golan Tepeleri, Reşadiye ve Nahr El Bared olmak üzere üç ayrı kamp vardı. TİİKP’li kadrolar Şahin Alpay, Atıl Ant, Ayhan Özer, Bora Gözen, Cengiz Çandar, Faik Bulut, Cem Somel, Ali Mercan, Kerim Öztürk, Cafer Topçu, Ali Ergun, Ali Kiraz, Gürol İlban, Şükrü Öktü, Ahmet Özdemir, Yücel Özbek, İsmet Dişbudak, Sabetay Varol, Müfit Özdeş, Hüseyin Tüysüz, Ümit Ağca gibi isimler, ayrıca partinin yurtdışı bürosunun gönderdiği militanlar çeşitli dönemlerde bu kamplarda askeri eğitim gördüler.
Filistin’e gidip dönenlerden İstanbul Gazetecilik Yüksek Okulu öğrencisi İsmet Dişbudak (Kod adı Kasım), 30 Aralık 1971 günü Ankara Aşağı Ayrancı’da İsrail Büyükelçiliği’ne bomba atmak üzereyken, bombanın elinde patlaması üzerine şehit oldu.
Asıl büyük kayıp ise 21 Şubat 1973 günü verildi.
TİİKP Merkez Komite Üyesi Bora Gözen ile TİİKP Davası sanığı iken Mamak Askeri Cezaevi’nin tarihinde bu cezaevinden kaçan tek kişi olan İhtilalci Gençlik Birliği Sorumlusu Kerim Öztürk (tahliye olan bir tutuklunun yerine geçerek cezaevinden firar etti) ve partinin önder kadrolarından Cafer Topçu, Ali Kiraz, Gürol İlban, Şükrü Öktü, Ahmet Özdemir ve Yücel Özbek 21 Şubat 1973 günü MOSSAD-MİT işbirliği ile gerçekleştirilen bir deniz çıkartması sonucu Filistin’de şehit edildiler.
KATLİAM BASINDA HİÇ YER ALMADI
Yerleri MİT tarafından saptandı ve MOSSAD’a bildirildi. İsrail Deniz Kuvvetleri’ne bağlı komandoların düzenlediği operasyon sonucu öldürüldüler. Katliam Türkiye basınında hemen hiç yer almadı, yaşadıkları gibi sessiz sedasız can verdiler.
Sabahattin Savaşman MİT’in “Üçüncü Adamı”ydı. Aralık 1977’de “CIA’ya bilgi verirken” Hiram Abas ekibi tarafından yakalandı. Ekipte Mehmet Eymür de bulunuyordu. Savaşman casuslukla suçlandı, mahkûm oldu. Savaşman’ın cezaevinde kaleme aldığı anılarını Aydınlık gazetesi “CIA’nın Ortadoğu Zinciri, Teşkilat, Üçüncü Adam’ın Not Defteri” başlığıyla 30 Temmuz 1979’dan başlayarak yayımladı. Ayrıca “3. Adam Anlatıyor/ MİT-CIA İlişkisi” adıyla Kaynak Yayınları tarafından 1991 yılında kitap olarak basıldı.Savaşman anılarında, MİT’in CIA’nın bir şubesi gibi çalıştığını, MİT’in en yüksek görevlilerinin CIA’ya resmen bilgi verdiklerini, Amerikan servisi hesabına görev yaptıklarını, CIA’ya yaranarak yükseldiklerini, yurtiçi ve yurtdışı operasyonlarda CIA’dan “ücret” aldıklarını Teşkilat’ın üçüncü adamı olarak çarpıcı bir biçimde anlatıyor.
Bağlantı yalnızca CIA ile değildir. Ülke güvenliğini ilgilendiren “Top Secret” bilgiler İsrail gizli servisi MOSSAD ve İran Şahı’nın gizli servisi SAVAK’a da verilmektedir.
Savaşman’a göre, “Teşkilat’a mensup herkes, bu uygulamalar ile her gün, her saat suç işlemektedirler, üstelik bu suçlar ülkenin temel menfaatlerini ilgilendirdiğinden bir anayasa suçu mahiyetindedir.” Savaşman, o dönemde MİT’te Kontrespiyonaj yani Casusluğa Karşı Koruma Dairesi Başkanı olan Hiram Abas’ın Bora Gözen ve arkadaşlarının katledilmesinde oynadığı rolü şöyle anlatıyor:
“... MOSSAD’ın memleketimizde hayli geniş imkanları bulunmaktadır. Şahsi ve politik menfaatlerine engel olduğum için benim ekarte edilmem operasyonuna katılan karşı-casusluk ekibindeki şahıs Beyrut’ta böyle temaslarda çok bulunmuştu.
Lübnan’da CIA’yla beraber operasyonlara katılan, onlardan yüklü ücret ve ikramiyeler temin eden, Filistin kamplarındaki bir kısım solcu genci hedef alan faaliyetlerde gösterdiği başarı sonucu mükafatlandırılan bu kişinin şimdi kendisini benden daha temiz olarak göstermesini de şayanı hayret buluyorum.”
KONSPİRASYON HEVESLİSİ
Hiram Abas’ı “Siyasal Okul mezunu, mason, macera, şiddet ve konspirasyon heveslisi” diye tanımlayan Savaşman şöyle devam ediyor:
“Bu kişi sivil bir okuldan mezundur. Açık tarafları çoktur. Darbe döneminde yaptığı işkenceler saymakla bitmez. Şimdi kendisini bir CIA ajanını yakalamış gibi gösteren kişi nasıl oluyor da yakın bir tarihte komşu bir ülkede CIA ajanlarıyla ortak operasyona katıldığını gizliyor. Bu komşu ülkede yapılan operasyon sırasında yüklüce bir ücret elde ettiği de bilinmektedir.” (Sabahattin Savaşman, 3. Adam Anlatıyor, Kaynak Yayınları, 2. Baskı, Aralık 1996)
FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİYLE YAN YANA YATIYORLAR
İsrail saldırganları, Lübnan’daki Filistin Kurtuluş Örgütü’ne karşı 21 Şubat 1973 günü düzenledikleri saldırı Trablus yakınlarındaki Nahr el Bared (Soğuk Nehir) ile Beddavi mahallelerine yönelmişti. Bu mahalleler, Filistinli mültecilerin yoğun olarak bulundukları yerlerdi. İsrailli komandolar gemilerle yaklaştıkları Lübnan kıyılarından helikopterle karaya çıktılar. Saldırıda ilk hayatını kaybeden nöbetçi Ali Kiraz oldu. Bora Gözen mermileri bitince süngülenerek şehit edildi. Kerim, Cafer, Gürol, Şükrü, Ahmet ve Yücel silahsızdılar. Silahları bir gün önce toplanmıştı. Kapılarının önünde yalnızca MC tipi bir makinalı tüfek duruyordu. Ancak İsrail komandolarının yoğun ateşi altında onu da kullanamadılar, üstlerine atılan el bombalarıyla öldürüldüler. Faik Bulut esir olarak İsrail’e götürüldü, 7,5 yıl hapiste kaldı.
Bora Gözen ve arkadaşları, 50 yıldır vatanlarından uzakta bir şehitlikte, Filistinli kardeşleriyle birlikte yan yana yatıyorlar.