Bir kere gazeteci, öncelikle tarafsız ve objektif olmalıdır. Eğer bir taraf olmak gerekiyorsa da tarafı mutlaka halk olmalıdır, vatan olmalıdır. Varsa ortada bir hata onu halk adına en sert bir şekilde eleştirebilmelidir. Bireysel kin ve nefretini asla kalemine yansıtmamalıdır.
İki tarafın da görüşünü yansıtarak kamuoyunun doğru haber almasını sağlamalıdır. Gazeteci yorum yapmaz, kamuoyunun tarafsız oluşması için kendisine taraflarca iletilen bilgileri, katkı yapmaksızın yazar. Gazeteci yorumu okura, kamuoyuna bırakır.
Gazeteci, korkmadan, çekinmeden, kim ya da kimler olduğuna bakmadan doğru bildiklerini yazmalıdır ki buna da editoryal bağımsızlık denir.
Gazeteci yarın aleyhinde yazmak zorunda kalacağı hiçbir kamu görevlisi ya da yönetici ile sıkı fıkı, samimi olmamalıdır. O’nun adamı, bunun adamı olmamalı ve hiçbir siyasetçiye de biad etmemelidir.
Gazeteci; kısaca basın özgürlüğü dediğimiz halkın haber alma ve bilgi edinme hakkını dürüstçe, istismar etmeden, eğip, bükmeden kullanmalıdır.
Kullanmalıdır ki, bir zamanlar söylendiği gibi Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin ardından basının dördüncü kuvvet olmasını sağlamalıdır.
Gazeteci; eleştirel olmalıdır. Doğruları yazmalıdır. Yazmalıdır ki; toplumda yanlışları düzeltme şansı ortaya çıksın. Devleti, ülkeyi, kenti, kurumları yönetenlere yol gösterici olsun. Eleştirdiği kişi ve kurumlar tarafından beğenilmeyebilir, o’na kızanlar olacaktır. O yüzdendir ki gazetecinin dostu olmaz. Ya da bazılarının tarifi ile gazeteciden ne dost, ne de post olur…
Gazeteci; araştırmacı olmalıdır. Yoksa araştırmacı gazetecilik denen bir olgu yoktur. Gazeteci araştırmacıdır zaten. Araştırma yapmadan, tarafları dinlemeden kulaktan duyma yazıları yazanlara gazeteci denmez, olsa olsa ‘dedikoducu’ yaftası yapıştırılır.
Gazeteci; kamuoyunu temsil ettiği ve kamu görevi yaptığı için yazdıkları yüzünden hapse atılmazlar. Özgür ülkelerde yazarlar vatana ihanet dışında düşündüklerini özgürce yazmalıdır.
Gazeteci; yazı üslubuna dikkat etmelidir. Yazısında asla ve asla toplum tarafından yadırganacak cümleler kullanmamalıdır.
Şimdi ‘Böyle gazeteci var mı?’ diye soranınız olabilir, Gelin o zaman bir gazeteci tarifini bir üstattan dinleyelim;
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Hürriyet’in kurucusu rahmetli Sedat Simavi’ye bir gün genç gazeteciler, gazeteciliğin tarifini yapmasını isterler.
Rahmetli Sedat Simavi gençlere şu tarihi cevabı verir; “Gençler, gazetecilik zor ve meşakkatli bir iştir. Ama bir o kadar da zevklidir. Kalemine daima sadık kal, sakın satma, gerekirse kır’’
Başka söze gerek var mı bilemiyorum.
Esenler ‘de gazetecilik!
İlçemizde tam anlamıyla bir gazetecilik faaliyeti yürütülemiyor olsa da, gazeteciliğe heves etmiş olan bazı kimselerin yazdıklarını okumak gerçekten cesaret istiyor. Kavgada bile söylenmeyecek sözleri orada görebiliyorsunuz. Bu doğru bir davranış biçimi değildir. Doğru bir üslup da değildir..
Aslında gazetecilik muhabirlikle başlar. Muhabirlik yapmadan gazeteciliğe soyunmuş olan arkadaşlara her ne kadar saygı duymamız gerekiyor olsa da gazeteci, bu saygıyı yaptığı tarafsız, objektif ve düzgün üslupla yaptığı haberlerle kendisi sağlamalıdır.
Aksi takdir de ona gazeteci değil, yukarıda belirttiğim gibi ona ‘dedikoducu yaftası yapıştırılır. Dolayısıyla gazeteciliğe heves etmiş olan arkadaşların bunlara çok dikkat etmesi gerekiyor.
GAZETECİ FATİH DAĞDEVİREN