Takvim yaprağı çevrilince umut mu gelecekti sanıyorsunuz?
Halkın yükü aynı, acısı aynı, öfkesi aynı!
Emekli aç, işçi ezik, öğretmen umutsuz, öğrenci perişan…
Çiftçi üretemiyor, esnaf ayakta durmuyor; sadece direniyor.
Sokakta kime dokunsan bir çığlık yükseliyor.
Bu ülke nefes alamıyor!
Eski yılda ne yaşadıysak, bu düzen yeni yılda da aynısını yaşatacak.
2024 ve 2025 yıllarında halkın iradesi kelepçelendi, üstelik katmerli biçimde.
AKP dönemi gözyaşı ve acılarla dolu bir dönemdir.
Özellikle 2024–2025 yılları, seçimle kazanamadıklarını kayyumlarla gasp etmenin dakikası dakikasına uygulandığı yıllar olarak tarihe geçti.
AKP ve Cumhur İttifakı devam ederse, yeni yıldan değişen hiçbir şey olmayacak.
Bu halka yeni yıllar değil; hesabın kesileceği gün lazım.
Kim ne yanlış yaptıysa, kimliğine, makamına bakılmadan hesabının sorulacağı gün!
AKP 23 yılda tarih yazdı ama karanlık bir tarih…
Kadın hakları yerle bir edildi.
Kadın cinayetleri "kader" denilerek meşrulaştırıldı.
İş kazaları "fıtrat" denilerek, uyduruk fetvalarla geçiştirildi.
Uyuşturucu baronları, mafya çeteleri devletin gölgesinde,
Soylu gibilerinin himayesinde palazlandırıldı.
Bu çürümüş düzenin çarkları dönerken,
Bu ülkenin gerçek sahipleri her gün isyanını büyüttü.
AKP ve ortaklarının siyasi mezarlığa yürüyüşüne bir damla üzüntü değil, halaylar eşlik edecek.
Çünkü halk, o büyük hesabı o güne saklıyor!
En büyük çığlık ise hukuksuzluğun karanlık koridorlarından yükseliyor:
Gazeteci, siyasetçi, öğrenci, yurttaş…
Tek bir cümle, tek bir kelime suç sayılıyor.
Cezaevleri rehinelerle dolup taşıyor.
Bu ülkede adalet artık bir hatıra.
Hukukun bağımsızlığı ise masal kitaplarının ilk cümlesi kadar gerçek dışı.
Her gün büyüyen bir gözetim, baskı ve sindirme düzeni…
Yargı talimatla, medya propaganda bandıyla çalışıyor.
Halkın üzerine örülen dev bir korku duvarı var.
Ama herkes bilsin:
Korku duvarlarının kaderi çatlamaktır.
Çatlak büyürse, o duvar yıkılır!
Bu ülkenin toprağını, suyunu, ormanını, emeğini sömüren bir avuç imtiyazlı…
Halk karın tokluğuna yaşarken, birileri milyarların üzerinde tepiniyor.
Eğer 2026'ya da "yeni yıl" diyeceksek, sadece takvimi kandırmış oluruz.
Bu düzen değişmeden hiçbir yıl yeni değildir!
Bir de bu ülkenin derdiyle değil, koltuklarının ömrüyle ilgilenenler var.
Çareyi hukukta, adalette, üretimde aramak yerine,
İmralı'nın kapısını çalanlar…
Cumhuriyet'le kavgalı, kurucu değerlerle hesaplaşma peşinde koşanlar…
Hasta mahkûmlara, siyasi tutsaklara ölüm fermanı yazanlar…
Bu devleti katilin defterine meze etmeye kalkanlar…
Siz kimsiniz?
Cumhuriyet'in yüz yıllık iradesini kimden izin alarak pazarlık masasına koydunuz?
Biliniz:
Bu millet unutur gibi yapar ama asla affetmez.
Tarih saklar, asla silmez!
Cumhuriyet'le hesaplaşan herkes, tarihin çöplüğünde yerini alır.
Yoksulluğu bitirmeyen,
Adaleti boğan,
Hukuku mezara gömen,
Memleketi pazarlık masasına yatıran bu zihniyet değişmedikçe,
Hiçbir yıl "yeni" olmayacak!
Kahrolsun bu ülkeyi yoksullaştıran, halkı susturan, hukuku yok eden düzen!
Kahrolsun Cumhuriyet'in değerlerini pazarlık malzemesi yapan tüm siyasi çıkar odakları!
Bu halk karanlıktan bıktı!
Şimdi hesap defterini açma zamanı!
Ve hep bir ağızdan haykıralım:
Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
Yaşasın sosyalizm!