Meydanı boş buldular “At oynatıyorlar”
Bozuk giden eğitim düzenini daha da bozarak ülkenin günden güne gericiliğe doğru gitmesinin temellerini attılar. Ötekileştirdiler, ayrıştırdılar ve eğitimsiz toplumlarda var olan “psikolojik” RUH hastalığını bize de bulaştırdılar. Kardeşin kardeşe kin ve nefretle baktığı bir coğrafya yarattılar. Eğitimin zirvesinde olanlar, iktidarların maşası ve kapı kulları oldular, çarpık kararlar karşısında çapsızlıklarından olacak ki tepki koyamadılar.Çağdaşlaşmaya karşı ellerinden ne geldiyse yaptılar. Talimatlar verdiler, okullarda din ve ahlâk derslerinin çarpıtılarak, laik eğitimden saparak cumhuriyet düşmanlığının egemen olması adına, çağdaş okulları bir ucube kararla “imam ve hatip” okullarına çevirdiler. ”Dindar ve kindar” nesiller yetiştireceğiz diyerek gericiliğe köprüler attılar. Yaptıkları yanlışlarla, ahlâkın bozulmasına okullardaki eğitim kalitesinin düşmesine, eğitimin ticarileşmesine ve gencecik çocuklarımızın bedenlerinin kirlenmesine neden oldular.
Çağdaş bilime saygısızlığın yapıldığı bir toplum yarattılar, örgütlü olmayan toplumumuzun zayıf tarafını fırsata dönüştürdüler. Meydanı boş buldular “At oynatıyorlar” kula kulluğu çok iyi bir şeymiş gibi anlatıyorlar. Yalnız, “böyle gelmiş, böyle gitmeyecek” Aykırı düşüncelere, aykırı uygulamalara eğitim diyorlar. “uyuşturucu ve madde bağımlılığı, bırakın Batı Anadolu köylerini İstanbul’un en merkezi yerlerinde yaygınlaşmış, körpecik çocuklarımızın kanına kadar girdi. Ellerinde bıçak, bellerinde tabanca, dudaklarında uyuşturucu olan gençlik geleceğimiz değil, geleceğimizin elimizden uçtuğunu gösteriyor. Kardeş kavgalarının ve adlî olayların artması, birde ekonomik yapının allak bullak olması, ahlâkın bozukluğunu ve toplumun kirliliğini beraberinde getirdi. Beyler, çarenin de, kurtuluşunda eğitimden geçtiğini söylüyoruz, sizde böyle olduğuna inanın. İşin içinden çıkılmaz bu durumun, artan kavgaların, çocuk gelinlerin ve adlî olayların kahramanları okul öğrencileri değildir, bu ülkeyi yöneten servet düşkünü, saray yaşamını benimseyen aklı başında olduğunu düşündüğümüz koca adamlar ve yetişkin utanmazlardır.
Ülkemizin iyi niyetli eğitimci yöneticileri var! Onların çaresizliği şu teşbihi mazur görürseniz belirteyim “Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş” bilmem anlatınız mı?
Ülkemizin kimyasını bozan bir iktidar, yedi düvelin yapamadığı kötülüğü yaparak, icraatlarında uzun adam ve dünya lideri çıkarmayı başardı. Hukukta, Ahlâkta, Eğitimde büyük erozyonlar oldu, siyasi nezaket ise hiç olmadı. Ancak, varlıklı ve mutlu müreffeh bir toplumun olmak istiyorsak, ABD taşeronluğunu yapan ve BOB Başkanıyım diyenlerin itibarsızlaşarak, dikkate alınmadığı zaman çağdaşlaşmaya gideriz ve geleceğimiz olan yarınlarımızı hazırlayabiliriz. Çoğunluk mutsuz, eğitimsiz, bakımsız, işsiz olabilir! Mutlu azınlık çok önemli değil. Mutsuz olan büyük bir çoğunluk ise, eğitimsiz ve işsiz, yarınlarından umudunu kesmiş, kaybolmuş yıllarını ahlarla vahlar la yüreğine gömmüş, geçinmek için suç işlemek ise kaderleri olmuş. Yoksul çoğunluğun çocukları bilinçlenir ve yozlaşma çarkından kurtulursa, bunların yandığı gün, saltanatlarının yıkıldığı tarih olacak. Anayasa başta olmak üzere âdil yasaların tümüne aykırı olan iktidardakilerin başına buyruk ve uyduruk yasalarla günlerini gün etmesine olasılık o zaman kalmaz! Bu kadar gerecekleri ve çarpıklıkları yaşayan bizleriz, kurtuluşu ise arayıp bulacak olanda bizler olmalıyız. Halkın dilinden konuşarak halkla bütünleşerek tüm bu gelişmeleri en küçük ayrıntısına kadar halka anlatmak herkesin sorumluluğudur. Eğitim ve temel sistemdeki bozuklukları, kızmadan, kırmadan mantık çerçevesinde harmanlayıp konuşabilirsek işte o zaman devrimci yollarda ki engelleri aşmış olacağız.
Bugün belli sınıfların egemen olduğu bir ortamda emek sınıfının yok sayılarak köleleştirme projesinin hayat bulmaması için bu çarpıklıklar içinde, demokratik yollarla sınıfsız, toplumcu ve gerçekten bir halk yönetimi mücadelesi her Devrimci yurtseverin görevi olmalıdır. Bu görevi yerine getirdiğimiz zaman inanın ki, halkımız bugünkü suskunluğa devam etmeyecektir. Yapacağımız bu onurlu mücadele, uyuyan kitlelerin Gözünü açacak ve sistemin temelden bozuk olduğunu gözler önüne serecek. Halkımız elbette bu duruşumuzu değerlendirir demokratik bir süreç içersinde yenileşmesini ve adaletli bir duruma getirilmesini bir süre bekler. Ama beklediği gerçekleşmezse, bütün baskı yasalarını, zorcu uygulamaları bir yana iterek, düzen değişikliğini kendisi yapar.
Ben inanıyorum sizde inanın, Toplumcu bir düzene, toplumcu bir eğitime kavuşmayı başaracağız. Bunu bugünlerin faşist, diktatör anlayışında olan “dindar ve kindar nesillerle değil demokratik yollardan, kansız, kinsiz ve dindarsız olması ile gerçekleştireceğimiz günler yakındır.